TÜRK TARIMININ YENİ MARKASI ; “ISPARTARIM”

TÜRK TARIMININ YENİ MARKASI ; “ISPARTARIM”

Bölgemiz iş dünyasının başarılı isimlerinden Nam-ı değer Adnan Kaptan ( Adnan Sak), tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği alanında gerçekleştirdikleri adımları ve ISPARTARIM’ın öyküsünü Anibal Dergi’ye anlattı.

“Az sonra okuyacağınız hikayede tüm kişi ve kurumlar gerçektir. Bu hikayeden Türk milleti adına herkesin kendisine pay çıkarması gerekir. Bir yaşam hikayesinin sonunda vardığımız noktada her hangi bir canlıya zarar verilmemiş aksine Türkiye’nin geleceği adına milyonlarca tohum dünyanın en verimli toprakları ile buluşmuştur.”

Gebzeli iş insanı Adnan Sak, Türkiye’nin tarım alanında kalkınma hamlesine 50 milyon liralık yatırım ile tam destek verdi.

1959 yılında Rize’de dünyaya gelen Adnan Sak’ın en büyük rüyası “ Deniz”dir. Yaşamı inanılmaz başarılarla dolu olan Sayın Sak’ın “deniz” kelimesini duyduğunda halen gözleri parlıyor.

“ Büyük bir tutku ile bağlıydım denize. Henüz ortaokul yıllarında denizci olmaya karar verdiğimde İstanbul’a geldim. Farklı işlerde çalışarak kazandığım tüm parayı kitaplara ve kurslara harcadım. Ve 1977 yılında hayalime kavuştum. Gemilerde çalışmaya başladım. Tam 27 yıl boyunca Deniz’de dünyanın bir ucundan diğer ucuna kadar gittim. Açık denizde olmak çok farklıdır. Orada başka bir hayat vardır. Yıldızlara ve ufka bakarak hiç bilmediğiniz bir yere doğru sanki yıllardır hep aynı yere gitmiş gibi ilerlersiniz. Deniz çok şey öğretir insana. Yaşadıkça daha çok şey öğrenirsiniz. Pratik ve anında karar verebilme yeteneğini kazanırsınız ve aldığınız hayati kararlar her zaman sıfır hata ile olmalıdır. Tarihi tam olarak anımsayamıyorum. Romanya’dan külçe bakır yüklemiştik gemiye. Cebelitarık’tan çıkıp Afrika sahilleri boyunca Zaire’ye gittik. Yerli işçiler ambardan tahliye yapıyorlar. Ayaklarında ayakkabı yok. Gemiden karaya yük taşırken ayaklarının altı patlamış. Kan revan içinde. Eşim, onları bir anne şefkati ile durduruyor. Ayaklarını pansuman ediyor ve bana ait gemide ne kadar ayakkabı varsa onlara giydiriyor. Gemide işbaşı ayakkabılarım hariç tüm ayakkabıları vermiş. Köprüden izlediğim bu manzara beni çok etkiledi. Kendime sordum. “ Ne yapıyorsun? İnsanlık için neler yaptın?” Ve o gün karar verdim. En büyük tutkum Deniz’den karaya çıkma zamanı gelmişti. Denizden çok para kazanmıştım. Limanda görev yapmaya başladım. Birgün hiç beklenmedik bir gelişme yaşandı.

Dünyanın en büyük projelerinden biri olan BTC boru hattında görev yapmak için davet aldım. İlk önce olmaz dedim. Ama masaya oturduğumda karşımdakilerin çok kararlı olduğunu fark ettim. Sözleşmede bazı maddeler benim şahsım için kabul edilemezdi. Örneğin projede görev alacak personelin yüzde 70’ı dışarıdan temin edilecek sadece yüzde 30’luk bölümü bölgeden olacaktı. Adana’da çevreciler projeye karşı çok büyük eylemler yapıyordu. Proje bu eylemler nedeni ile başlayamıyordu. Zamanında bitmemesi durumunda ağır yaptırımlar olacaktı. Çalışanların yüzde 70’nin bölgeden olması gerektiğini kalan kısmın ise istenen yerden temin edilmesi durumunda teklifi kabul edeceğimi söyledim. Bu gelişmenin prosedürlerinin bile haftalar süreceğini belirttiler ama razı oldular. Projenin yapılacağı alanda çevreciler hayli örgütlü bir çalışma içinde idiler. İlk önce Adana’da incelemelerde bulundum. Daha sonra yolum Adana’da sorunlu bir mahalleye çıktı. Yıllar evvel yaşanmış bir hadise nedeni ile tabir yerinde ise izole edilmiş bir mahalle idi. Mahallede insanı yaşat ki devlet yaşasın düsturu ile çok güzel beşeri ilişkiler kurduk. Projede çalışacak arkadaşları belirledik. Çevreciler büyük bir eylem hazırlığı içinde idi. Hep beraber o günü beklemeye başladık. O gün gelip çattığında proje alanında 5-10 çevreci dışında kimsecikler yoktu. Çünkü çevrecilerin en büyük desteği aldığı yerel halk artık gerçeği biliyor, projenin çevreye zararlı olmadığı konusunda ikna edilmişti. Şaşkınlıktan ne yapacaklarını şaşıran çevrecilerin yanına gittim ve az ileride yanan anız ateşini göstererek “ Şu anızın toprağa verdiği zarar kadar canlıya zarar vermeyecek bu projenin karşısında durmak yanlış” diyerek sahadan çekilmelerini istedim. Siyasal ve enerji alanında dünyanın en büyük projesi kabul edilen Bakü – Tiflis – Ceyhan Boru hattı projesini 2006 yılında tamamlayarak hizmete sokmanın haklı gururunu yaşıyoruz.”

Adnan Kaptan, Sanıyoruz bu projenin ardından Dilovası ilçesiyle tanışmanız var.

Evet, BTC tamamlandıktan sonra Dilovası’nda limanda göreve devam ettim. Bu dönemde Dilovası halkı ile aramızda bir bağ oluşmaya başladı. Özellikle eşim hiç durmaz. İnsan odaklı, sevgi odaklı her projede olmak onun için bir yaşam ideolojisi. Dilovası ilçesinde onunla birlikte bir çok sosyal projede yer almanın huzurunu yaşadık. Dilovası’nda bir HAMSİ ŞÖLENLERİ tertip ettik. Binlerce insanla bir araya geldik. Dilovası halkının sıcaklığı ve samimiyeti bizi çok ama çok etkiledi.

Dilovası Belediye Spor Kulübü ve başkanı Recep Laç

Bu kentin geleceğini inşa edecek gençler ve çocuklar için bir şeyler yapmamız gerektiğine inandığımızda yolumuz Sayın Recep Laç ile kesişti. Sayın Laç, Dilovası belediye Spor Kulübünde görev almamı için bana davette bulundu. Bir spor kulübü olarak neleri hedeflediklerini sordum. Recep Laç’ın Dilovası gençleri için düşürdüğü gelecek ile benim fikirlerim uyuşunca birlikte yol yürüme kararı aldık. Dilovası’nın çocukları ve geleceği için bir şeyler yapılmalıydı. Bu anlamda bizim her dalda Dilovası’nın ve ülkemizin adını tüm dünyaya duyuracak şampiyon adaylarına ihtiyacımız var. Bu şampiyonlar Dilovası gençlerinin arasından çıkacak. Bundan eminim. Futbol haricindeki branşlarda da Dilovası ilçesinin adını tüm dünyaya duyuracağız.  Burada özellikle belirtmeliyim ki Sayın Laç, Dilovası için, kulüp için çok önemli bir kişilik. Fikirleri, hedefleri hep Dilovası ilçesinin geleceği, gençlerin ve çocukların geleceği üzerine kurulu. Sayın Laç Dilovası için bir şans. Kendisi ile birlikte görev yapmaktan büyük bir keyif alıyorum.

Futbol bir oyun. Bu oyunun bazı kalıplara sokulmak istenmesinden uzak durması gerekir. Maalesef istenmeyen hadiseler yaşanıyordu. Bu konuda kulüp olarak adımlar attık. Sıfır küfürlü, rakibe saygılı bir anlayış oluşturduk. Dilovası’nı maksatlı olarak bazı kalıplara sokmak isteyen bir kesimle ciddi mücadeleler verdik. Sportif başarıdan önemlisi buydu. Başkan Recep Laç, bu konudan asla taviz vermeyerek hem kentin, hem de kulübün haklarını en önde savundu. Ve bu uğraşların sonucunun meyvesini geçtiğimiz yıl namağlup şampiyon olarak aldık. Alt yaş gruplarında 6 ligde de şampiyon olduk. Tek bir maçta hadise yaşanmadan sporun insanları birleştiren kucaklaştıran tarafını ortaya koyarak Dilovası Belediye Spor Kulübünü örnek bir spor kulübü haline getirdik. Daha da ileriye götürmek için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Adnan Kaptan; Faz Döküm…

2017 yılında kuruldu Faz Döküm. Avrupa ülkelerine ihracat yapan ve Türkiye’deki iç piyasa için üretim yapan dünya genelinde isim yapmış beyaz eşya, makine ve otomotiv firmaları için son işlem niteliğinde hizmet vermekteyiz.

Otomotiv, beyaz eşya ve makine sektörleri için dökümü (ısıl işlemi) yapılan ürünler fabrikamıza gelerek önce salıncak motorlar ile kaba taşlama işleri görürler. Bir sonraki aşamada tezgahlarda, parçaların teknik resim ölçülerine göre hazırlanmış şablonlar kullanılarak ince iş yapabilen el motorları ile taşlanır ve devam eden süreç için hazır hale getirilirler. Talep edilen uygun yüzey kalitesini elde etmek üzere döküm parçalar modern temizleme makinelerinde daha ince temizleme işlemine tabi tutulurlar. Son aşamada ise parçalar kalite kontrol bölümüne sevk edilerek, gerekli kontroller sonrası müşteriye teslim edilir. Ekibimizi devamlı eğiterek, araştırma ve gelişimi bir takım olarak takip ederiz. Hizmet verdiğimiz sektörde en iyisi olmak adına yeni fikirleri destekler, uzman görüşlerini daima önemseriz.

Sizin “ Denizden toprağa” bir serüveniniz var. Ve bu serüvenin sonunda bugün geldiğimiz noktada kurulan ISPARTARIM. Bize ISPARTARIM’IN nasıl kurulduğunu, ne iş yaptığını ve hedeflerinizi anlatır mısınız?

Genel Başkanlığını Sayın Nurettin Aslantürk’ün yürüttüğü TÜKOSİAD Tüm Kobi Sanayici ve İş Adamları Derneği’nde gelecekle ilgili projeleri masaya yatırdığımız toplantılarımızdan birinde sanayi ve iş adamları derneği olarak farklı alanlarda projelere imza atılması gerektiği koşunda fikir birliğine vardır. Hangi alanda yoğunlaşabilir, araştırmalarımızı hangi alanda yapabiliriz dediğimizde ben TARIM fikrini ortaya attım. Bir komisyon kurulmasına ve komisyona da benim başkanlık etmeme karar verildi. Hiç böyle bir beklentim olmamasına rağmen tarım kelimesinin heyecanına kapılarak yola koyulduk.  2019 yılının haziran ayından bu güne kadar 32 il ve 50 ilçe gezerek araştırmalarımızı yaptık. Bu yolculuklarımda değerli kardeşlerim İsmail Yıldız, Oktay İşleyen ve Muharrem Turhan beni yalnız bırakmadı. En doğru yatırımı yapmak için 1000’e yakın çiftçi ile konuştum, il ve ilçelerin ziraat ve tarım müdürleri ile istişarelerde bulundum. Gittiğimiz her yerde il ve ilçe Tarım Müdürlükleri desteği ile çok önemli donanımlar ve bilgiler edindik. Yolumuz Van iline kadar uzandı. Van’da çok güzel karşılandık. Karşılaştığımız misafirperverliği kelimelerle anlatmam mümkün değil. İnsan misafir olmaktan mahcup olur mu? İnanın Vanlı dostlarımızın misafirperverlikleri karşısında mahcup olduk. Şarkılar söyledik. Bağlama çaldık. Sonra müsaade istedik. Bırakmayız dedik. Otelde yer ayırttık kalamayız dedik. İnanın yarım saat kalacaksın, kalamayız ısrarları arasında geçti. Sonunda ev sahiplerini ikna ettik. Müsaade alıp ayrıldık. Sonra başımıza geleni sormayın. Turistler tüm otelleri kapatmış. Sabaha kadar otel aradık, bulamayınca arabada sabahladık. Sabahın ilk ışıkları ile Van 100. Yıl Üniversitesi’nde aldık soluğu. Yolumuz burada kısa bir süre önce Üniversitemizin Ziraat Fakültesi dekanlığına getirilen Prof. Dr. Murat Tunçtürk ile kesişti. Ömrünü bitki bilimine adamış ülkemizin yetiştirdiği nadide bilim insanlarından hocamız Sayın Tunçtürk bize tıbbi ve aromatik bitkiler hakkında kapsamlı bir sunum yaptı. Türkiye’de 15 bin çeşit bitki olduğunu bu bitkilerin 3 bine yakınının ilaç sanayisinde kullanıldığını ve bu bitkilerin ülkemizde üretilmekten ziyade ithal edildiğini öğrendik. O gün bitti üretimi ve Türk tarımının desteklenmesi anlamında yatırım yapma kararı aldık..

ISPARTARIM KURULUYOR

Tarım alanında yatırım yapma kararımız sonrasında Türkiye’de ekim alanları arayışına girdik. Bize önerilen bir çok noktada incelemelerde bulunduk. Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı’nda idareci olan Abdullah Maden Bey ile görüştük.

Yolumuz Isparta’ya düştü. Araştırmalarımız sonrası nihai bir karar verme aşamasında iken Isparta Gelendost Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Sezgin’den biraz sitem dolu bir mesaj aldık. Bu mesaj sonrası Gelendost’u ziyaret ettik. Eğridir gölünün kıyısında kurulu bu şirin ilçemizin en önemli özelliklerinden biri dünyanın en lezzetli elmaları bu ilçemizde yetişir. Oturduk başkan Sezgin ile konuştuk. Bölgede bir çok tüccar arkadaşımız var. Yabancı firmalar Gelendost elmasının ticaretini yapıyor. Doğa harikası bir köşe Gelendost. Ama markalaşmaya ve ulusal pazarda söz sahibi olmaya ihtiyacı var.

Gelendost’lular kurutulmuş meyve alanında hayli iddialı. Yaptığımız araştırmalar sonucunda bölgeye değer kazandıracak bir projeye imza attık. Biz bu kentte ticaret yapma kararı aldıktan sonra kentin bir markası olması gerektiğine inanarak firmamızın adını ISPARTARIM koyduk.

 

Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı’nın desteklediği kadın girişimcilerimizin yanına gittik. Kurutulmuş meyve alanında yaptığımız faaliyet gösteren kadın girişimcileri destekleme kararı alarak onlara alt yapı ve makine departmanı desteği sağladık.

Kadın girişimcilerimizin alın teri ile ürettiği ürünlerin Pazar payını arttıracak çalışmalarda öncülük edeceğimizin sözünü verdik. . 2 bin metrekare açık, 2 bin metrekare de kapalı alan tahsis edilince biz de yatırımın Gelendost ilçesine yapılmasına karar verdik.

Gelendost’lu kadın girişimcilerimiz kurutulmuş meyveyi üretecek ve işleyecek bizde satış ve pazarlamasını gerçekleştireceğiz. Kurutulmuş meyve alanında ürünümüzün adını da FAMİYY olarak belirledik. Anlamı AİLE demek. Biz Gelendostlular ile aile olduk.

DÜNYANIN EN KALİTELİ ELMALARINI ARTIK BİZ SATACAĞIZ.

Pek bilinmese de, Isparta’nın Gelendost ilçesinde yetişen elmalar gerek aroma ve lezzet, gerekse de besin değeri açısından dünyanın en iyi elmaları arasında gösteriliyor. Elmalar lezzetini Eğirdir Gölü’nden ve bölgenin ikliminden alıyor. Isparta’da bir yılda üretilen 700 bin ton elmayı stoklayacak soğuk hava depoları mevcut. Ancak çiftçi bu kadar iyi bir üretim potansiyeline sahip olan ilden sağlıklı bir verim elde edemiyor. Birisi geliyor hasat zamanı ürünün kilosunu ucuza alıyor, 15 gün, bilemedin 1 ay sonra 4-5 kat fazla paraya pazara sunuyor. Bu gerçekler ışığında kızımın ben bu işi yaparım demesi sonucunda bir anda kendimizi ISPARTARIM markası ile birlikte elma ticareti yaparken bulduk. Kızım pazarlama alanında kendisini ispat etmiş bir uzman. Güvenimizi boşa çıkarmadı. Geçtiğimiz yıl sonradan girdiğimiz elma ticareti piyasasında 500 ton elma alım satımı yaptık. Bu yıl için Türkiye’nin en büyük perakende marketleri ile anlaşmalarımız imza aşamasında. Yeni hasat döneminde görüşmelerini tamamladığımız satışlarımızla hedefimiz 10 bin ton elma alım satımı yapmak.

ELMA ÜRETİMİNİN 4’TE 1’İNİ ISPARTA KARŞILIYOR

Türkiye’de bir yılda yetiştirilen 2.5 milyon ton elmanın yüzde 25’ini Isparta karşılıyor. Isparta ve Gelendost’da. Elmanın dışında kiraz, kayısı, çilek gibi meyveler de yetiştiriliyor. Tesisi kurduktan sonra tüccar ürünün kilosunu çiftçiden kaç liraya alıyorsa biz de aynı fiyattan alacağız. Önümüzdeki süreçte de bölgedeki tarlaları satın alıp kendi ürünümüzü yetiştirmek istiyoruz.

 ÜRETİCİ ÇİFTÇİMİZE KÂRIMIZIN YÜZDE 20’SİNİ VERECEĞİZ!

Çiftçimizden, bize lazım olan meyvenin üretilmesini de isteyeceğiz. Ürünleri sattıktan sonra kârımızın yüzde yirmisini yine çiftçilerimize geri vereceğiz. -Karnımız doysun bize yeter- düsturundan asla sapmayacağız. Ne kazandıysak oraya yatırım yapacağız. İnşallah tercih edileceğiz. Bu güveni tesis edeceğimize inanıyorum.

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ’NDEN YARARLANACAĞIZ

Türkiye’de 15 bin çeşit bitki var. Bu bitki türlerinin sadece 3 bini bulunduğu ilde yetişiyor. Süleyman Demirel Üniversitesi bitki, sebze ve meyve bilimi konusunda ülkenin söz sahibi üniversiteleri arasında bulunuyor. Üniversite bünyesinde başta gül olmak üzere tıbbi ve aromatik bitki türleri, sebze ve meyve konusunda derin araştırmalar yapan, engin bilgilere sahip kıymetli öğretim üyelerimiz var. Üniversitemizin bu değerlerinden de mutlaka yararlanacağız.

TIBBI VE AROMATİK BİTKİLER

Tüm bu gelişmelerin ardından Prof. Dr. Murat Tunçtürk hocamız aracılığı ile Bezmialem Vakıf Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Kartal hocamız ile tanıştık. TunçTürk ve Kartal hocamız ile Gelendost ilçesini ziyaret ettik. İncelemeler yaptık.

Hazırladığımız proje ile belediye Başkanı Sayın Mehmet Sezgin’i ziyaret ettik. Bu arada belirtmeliyim ki tüm bu çalışmalarımızda bizden katkı ve desteğini esirgemeyen başkan Sezgin’e özel bir teşekkür borçluyuz.

TÜRKİYE’DE İLK PEKTİN ÜRETİMİNİ YAPACAĞIZ.

Gıda endüstrisinde kullanılan, reçel, marmelat, krem peynir, salça ve şöle gibi birçok üründe kullanılan ve jelleşmesini sağlayan bir madde olan Pektin ülkemizde üretilmiyor. Tamamı yurt dışından ithal edilen pektinin Türkiye’de üretilebileceğine ikna oldum . Türkiye’nin ilk pektin üreticisi biz olacağız. Bu konuda AR-GE çalışmalarımız tamamlandı.

Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı tarihin derinliklerine uzanmasına rağmen 20.yüzyılda sentetik ilaç hammaddelerinin ilaç sanayiinde yaygın kullanılması bu maddelerin insan sağlığı açısından kalıntı bırakması ve endişe verici sonuçlara yol açması bu bitki türlerine dönüşe yol açmıştır.

“Günümüzde “tıbbi” ve “aromatik” bitkiler terimi genellikle birlikte kullanılmaktadır. Tıbbi ve aromatik bitkiler, hastalıkları önlemek, sağlığı sürdürmek veya hastalıkları iyileştirmek için ilaç olarak kullanılan bitkilerdir. Tıbbi bitkiler, beslenme, kozmetik, vücut bakımı, tütsü veya dini törenler gibi alanlarda yer alırken, aromatik bitkiler ise, güzel koku ve tat vermeleri için kullanılmaktadır. Aromatik bitkilerin gıda, kozmetik ve parfümeri sektöründe de geniş kullanım alanı bulunmaktadır.”

Bu gerçeklerden hareket ederek hocalarımızın tavsiye ve yönlendirmeleri ile Gelendost ilçesinde 700 dönümlük tarımsal arazide tıbbı aromatik bitki üretimine başlama kararı aldık.

ISPARTA BİTKİ HİPPOTERAPİ MERKEZİ VE FİTOTERAPİ EĞİTİM MERKEZİ

Prof. Dr. Murat Kartal hocamızın teşvikleri ile 700 dönümlük alan içinde kuracağımız bitki Hippoterapi Merkezi ve Fitoterapi Eğitim ve Araştırma Merkezi ile geleceğin ziraat mühendislerine hizmet vermeyi planladık. Bir eğitim kampı oluşturacağız. Yurt içi ve dışından gelecek öğrencilerin Eğridir gölü kıyısında konaklamalarını temin edecek tabi ortamı bozmadan konaklama alanları tesis edeceğiz ve eğitim kampüsümüzün tüm gelirini tıbbi ve aromatik bitki geliştirilmesi çalışmalarında kullanacağız.

YOLUMUZ AFYON’A DÜŞTÜ

Tıbbi ve aromatik bitki üretimi, tanıtımı ve yetiştirilmesinin ülke geneline yayılmasına katkı sağlamak için çıktığımız bu yolda değerli bilim adamlarımızın destekleri ile yolumuz geçtiğimiz ay Afyonkarahisar’a düştü. Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı Sayın Ahmet Minder’in değerli katkıları ile Gebzemizin yetiştirdiği kıymetli bürokratımız Afyonkarahisar Valimiz Sayın Gökmen Çiçek beyin destekleri ile ISPARTARIM olarak ikinci adımı Çobanlar ilçesine bağlı Kocaöz beldemizde attık. Kocaöz Belediye Başkanımız Sayın Murat Zıbak bey her ziyaretimizde bizimle çok yakından alakadar oldu. Projemizde kendisinden ve belde sakinlerinden büyük destek gördük.

ISPARTARIM’DAN TÜRK TARIMINA 50 MİLYON LİRALIK YATIRIM

1000 dönümlük arazimizde gece gündüz üç vardiya ile toprağı sürdük. İlk tohumu çok yakın bir zamanda toprakla buluşturacağız. Biraz yağışların artmasını bekliyoruz. . Türk ilaç sanayisinin gelişmesi, Türk tarımının daha da güçlenmesi adına Gelendost ve Kocaöz’de attığımız adımların yatırım olarak değeri 45 - 50 milyon lira civarında. Afyonkarahisar Kocaöz projemizde 900 dönümlük araziye ekim yapılacak. Afyon projesinde 18 tesis bulunuyor. 30 doktoru ağırlayabileceğimiz konaklama alanlarımız bulunacak projemizde. Burada da Bir Fitoterapi Eğitim merkezimiz olacak. 30 doktorumuz burada aynı anda eğitim alıp, konaklayabilecek.

Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz. Sanırız bu tempo çok yorucu olsa gerek. Son olarak okurlarımıza bir mesajınız var mı?

Siz hiç denize dalgalanma diyebilir misiniz? Ben, ölümü oturarak bekleyecek bin mizaca sahip değilim. Her anım devlete ve millete hizmet ile geçti. Bundan sonra da durmaya hiç niyetim yok. Bu kadar uğraşın içinde sosyal hayattan da hiç kopmadım. Aslını sorarsanız bu koşuşturmada yorulmamamın en büyük mimarı kıymetli eşim Güler hanım ve çocuklarım. Bu adımları atabilmekteki başarımın sırları onlar. Ve tabi Tuğra Alp’tir. Sevgili torunum henüz çok küçük ama maharetlerini görmelisiniz. Matkap kullanmaktan, çivi çakmaya kadar çocuğun oyun oynama alışkanlığı bile aynı dedesi gibi bir şeyler yapmak üzerine.

Bir de saz tutkum var. Çalmayı da, söylemeyi de, dinlemeyi de pek severim. İnsana ait her şeyi müzikle anlatmak mümkündür. Tarımsal alanda başlayan yolculuğumuz 30 bin kilometre yol yapmamıza vesile oldu. Bu uzun yolda sevgili kardeşim Oktay İşleyen güzel sesi ve eşsiz türkülerle bize eşlik etti.

Pandemi sürecinde de sosyal medya üzerinden özellikle sağlık çalışanlarımıza ve evde karantina süreci yaşayan hastalarımıza moral olması amacı ile minik konserler erdik ve vermeye devam ediyoruz.

ISPARTARIM ve FAMİYY olarak adım attığımız bitki üretimi alanında ülkemize çok faydalı işler yapacağımıza inanıyorum. Özellikle Pektin, kurutulmuş meyve ve tıbbi aromatik bitki üretiminde elde edeceğimiz başarı ile kısa vade de ülkemizin tarım alanındaki kalkınma hamlesine katkı sağlamanın gururunu yaşayacağız.

Gelendost’taki tüm dostlarımıza, Kocaöz’deki dostlarımıza, Faz Döküm’deki tüm mesai arkadaşlarımıza, bölgemiz halkına Anibal Dergi vasıtası ile ulaştığımız herkese sağlık mutluluk dolu yarınlar diliyorum. Verdiğiniz fırsat için teşekkür ediyor, iyi yayınlar diliyorum. Yepyeni bir yıla adım atıyoruz. Bu süreçte coronavirüs salgını devam ediyor. Ben tedbirlere uyulması durumunda bu illeti yeneceğimizi biliyorum. Herkese biraz daha dikkatli olmalarını tavsiye ediyorum.