Akademisyen Erhan Özşeker’in, modern Türkiye tarihinde yönetimlerin 1 Mayıslara ilişkin tutumlarını mercek altına aldığı Yasa ve Yasakla Yönetmek: Türkiye’de 1Mayıslar adlı çalışması, Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı. Kitap, Türkiye’nin toplantı ve gösteri yürüyüşleri tarihi açısından özel bir önemi olan 1 Mayısların farklı dönemlerde hükümetler, idare amirleri ve emniyet yetkilileri tarafından tanımlanma, anlamlandırılma, düşünülme ve idare edilme biçimlerine odaklanıyor. Türkiye’de 1 Mayıslara genel yaklaşımın, devlet/hükümet otoritesini korumayı ve güçlendirmeyi esas alan egemenlik siyasetine dayandığı iddiasıyla yola çıkan Özşeker çalışmasında, yasağa ve yasağın korunması için uygulanan şiddetin devamlılığına dayalı siyasal rasyonalitenin, özgürlükleri boğan bir ihlal rejimini sürekli yeniden ürettiğini gözler önüne seriyor.
Ayrıntı Yayınları’nın ScholaAyrıntı Dizisi kapsamında okurlarla buluşan Yasa ve Yasakla Yönetmek: Türkiye’de 1 Mayıslar, Erhan Özşeker’in 2021’de Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi doktora programında savunduğu, “Türkiye’de 1 Mayısların Düzenlenmesi ve Yönetilmesi” başlıkla doktora tezinden yola çıkıyor.
Türkiye’nin toplantı ve gösteri yürüyüşleri tarihi açısından 1 Mayısların özel bir önemi vardır. Özellikle 1 Mayıs 1977, 1989 ve 1996’da yaşananlar Türkiye’nin toplumsal belleğinde yer etmiş, katılımcılarında olduğu kadar izleyicilerinde de derinizler bırakmıştır.
Bu çalışma, modern Türkiye tarihinde yönetimlerin 1 Mayıslara ilişkin tutumlarını, farklı dönemlerde 1 Mayısların, hükümetler, idare amirleri ve emniyet yetkilileri tarafından tanımlanma, anlamlandırılma, düşünülme ve idare edilme; kısaca sorunsallaştırılma biçimlerine odaklanarak araştırmaktadır.
Çalışmanın temel iddiası; Türkiye’de 1 Mayıslar örneğinde, devlete/hükümete yönelik protesto niteliği taşıyan toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yönetiminde geçerli olan baskın söylem ve pratikler rejiminin, bir insan hakkı olan toplanma özgürlüğünü korumayı ve güçlendirmeyi esas alan özgürlük siyasetine değil, devlet/hükümet otoritesini korumayı ve güçlendirmeyi esas alan egemenlik siyasetine dayandığıdır. 1 Mayısların yönetiminde geçerli olan baskın siyasal rasyonalitenin, devlet aklını hâkim kılmaya çalışan; temel hak ve özgürlüklerin değil, düzen ve otoritenin korunmasına öncelik veren egemenlik rasyonalitesi olması her yıl yeni hak ihlallerinin doğmasına yol açmaktadır.
Devleti/hükümeti protesto eden, hükümet politikalarına muhalif, yönetenler gözünde makbul görülmeyen “öteki” siyasal aktörler tarafından düzenlenen toplantı ve gösteriler, barışçıl olup olmadığına bakılmaksızın, çok çeşitli yöntem ve gerekçelerle yasaklanmakta, engellenmekte, kısıtlanmakta ve şiddet kullanılarak dağıtılmaktadır. Bu aktörlerin yasak kararlarını protesto ederek, toplantıları fiilen gerçekleştirme girişimleri ise devlet otoritesine başkaldırı olarak tanımlanıp daha sert bir şiddetle bastırılmaktadır. Yasağa ve yasağın korunması için uygulanan şiddetin devamlılığına dayalı siyasal rasyonalite, özgürlükleri boğan bir ihlal rejimini sürekli yeniden üretmektedir.